Ruanda soykırımı kurbanları Ankara’da anıldı

Ruanda’nın Ankara Büyükelçisi Fidelis Ntampaka Mironko, “Son 29 yılda Ruanda, Ruandalıların farklı bir yol seçtiğini gösterdi. Nefret ve ayrıştırma siyasetini reddetmek ve akabinde küllerinden yine doğmak için gerekli dayanıklılığı ve yüreği kendi içimizde bulduk.” dedi.

Ruanda’nın Ankara Büyükelçiliğince “Tutsilere Karşı Soykırımın 29. Anma Günü” vesilesiyle bir otelde anma aktifliği düzenlendi.

Katılımcılar, aktifliğin başlangıcında sembolik olarak kendilerine verilen anma ateşini yakarak, soykırımda hayatını kaybedenleri andı ve hürmet duruşunda bulundu.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Büyükelçi Mironko, kayıtlara nazaran soykırımda günde ortalama 10 bin kişinin öldürüldüğünü ve 100 gün boyunca 1 milyondan fazla pak insanın vahşice katledildiğini hatırlattı.

Soykırımda daha birçok kurbanın da büsbütün yok edildiğini ve bu nedenle kayıtlara geçmediğini kaydeden Mironko, birçok insanın ölmeden evvel “insanlıktan çıkarıldığını”, azap ve tecavüze uğradığını söyledi.

Büyükelçi Mironko, 29 yılın acı, kayıp ve sevdikleri için derin hasretle dolu olduğunu belirterek, tıpkı vakitte geçen bu yılların kurbanları anmak ve hayatta kalanları onurlandırmak için “derinlemesine düşünme, bağışlanma, umut, birlik ve tekrar inşa” olduğunu söyledi.

Tutsilere yönelik soykırımın tartışma konusu olduğu palavrasının yayılmaya çalışıldığına da dikkati çeken Mironko, “1994 yılında Tutsilere yönelik soykırımın akabinde, birebir kabahatin failleri, alternatif bir hakikat yaratma kampanyası başlattı.” tabirini kullandı.

Mironko, “Son 29 yılda Ruanda, Ruandalıların farklı bir yol seçtiğini gösterdi. Nefret ve ayrıştırma siyasetini reddetmek ve akabinde küllerinden yine doğmak için gerekli dayanıklılığı ve yüreği kendi içimizde bulduk.” değerlendirmesini yaptı.

Halen birçok karmaşık zorlukla karşı karşıya olduklarını kaydeden Büyükelçi, gelecek kuşağın “halkına daha fazla ve daha âlâ fırsatlar sunan müreffeh bir ulus inşa etme çabasına devam edeceğine” işaret etti.

“Soykırımı önlemek ortak bir sorumluluktur”

Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye Mukim Koordinatörlüğü Ofisi Lideri Tom Delrue ise soykırımdan bu yana geçen kuşağın yaşananları asla unutmaması ve gelecek jenerasyonların daima bunu hatırlamasını sağlamaları gerektiğini belirterek, nefret telaffuzunun kolay bir biçimde nefret kabahatine dönüştüğüne vurgu yaptı.

Delrue, “Soykırımı, insanlığa karşı kabahatleri, savaş kabahatlerini ve öbür önemli memleketler arası hukuk ihlallerini önlemek ortak bir sorumluluktur, BM’nin her üyesinin temel misyonudur. Artan hoşgörüsüzlüğe karşı birlikte sağlam duralım. Her vakit tetikte olalım ve her vakit harekete geçmeye hazır olalım.” dedi.

Dışişleri Bakanlığı Doğu ve Güney Afrika Genel Müdürü Elif Çomoğlu Ülgen de Ruanda halkının acısını samimiyetle paylaştıklarını belirterek, bu ülkeyle dayanışma içinde olduklarını söyledi.

Ülgen, gelecekte bu tıp müthiş vahşetlerin tekrarlanmaması için yürütülen eforlara katkı sağlamaya ve her türlü ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve aşırılık yanlısı ideolojileri reddetmeye devam edeceklerini vurguladı.

Türkiye ve Ruanda münasebetlerinin 2013 ve 2014 yıllarında karşılıklı büyükelçiliklerin açılmasıyla pekiştiğini vurgulayan Ülgen, iki ülkeden yapılan karşılıklı ziyaretlerin, alakaların durumunu teyit etmek için harika fırsat sağladığını aktardı.

Ülgen, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli sarsıntıların akabinde Ruanda’nın gösterdiği dayanışma için teşekkür etti.

Bahçeşehir Üniversitesi’nde Ekonomi ve Finans Profesörü Sedat Aybar da Ruanda halkının barbarlığa yalnızca direnerek değil, birebir vakitte geçmiş trajik olayların anısını canlı tutarak da karşı koyduğunu lisana getirdi.

Aybar, bunun cüret gerektirdiğini belirterek, Ruanda Devlet Lideri Paul Kagame’nin vizyoner liderliği sayesinde Ruanda’nın yaralarını uygunlaştırmayı başardığını söz etti.

Ruanda’nın Afrika’nın kalbinde örnek ve barışçıl bir ülke olduğunu kaydeden Aybar, ülkenin iktisadının süratli geliştiğine dikkati çekti.

Etkinliğe görüntü konferans metoduyla katılan Gazeteci, Akademisyen ve Müellif Dr. Andrew Wallis ise Tutsilere yönelik soykırım sürecini, yaşanan dramları ve soykırımın akabinde ülkenin tekrar inşa ve toparlanma sürecini anlattı.

Programda, soykırımdan kurtulan Frida Umuhoza’nın tanıklıklarına da yer verildi.

Etkinlik, belgesel gösterimi ve şiir dinletisinin akabinde anma müziklerinin seslendirilmesiyle sona erdi.