Kızılay Genel Lideri Kerem Kınık’tan Çadır ve Maaş Açıklaması: “Yapılan Süreç, Benim Haberim Olmadan Yapıldı.

TAMER ARDA ERŞİN

Türkiye Kızılay Derneği Genel Lideri Kerem Kınık, TBMM Sarsıntıları Araştırma Komitesi’nde, Kızılay’ın AHBAP Derneği’ne sattığı çadırlara ait, “Yapılan süreç, benim haberim olmadan yapıldı” dedi. Kınık, “Kızılay, kendi depolarında olan çadırı götürüp bir vatandaşa ya da AHBAP Derneği’ne sattı diye lanse edildiği için, gerçek çarpıtıldığı için kamuoyunda itiraz olmuştur” diye konuştu. Kınık, maaşına yönelik tenkitleri ise “Ben, size, bir yılda afet operasyonlarına giden otomobilimin ödediği trafik cezası ölçüsünü söyleyeyim; 30 bin lira. Bahsedildiği üzere 5 katı filan maaş yok. Brütü ikili rakamlar” diye karşılık verdi. Kınık, siyasete gireceği tezini ait de “Siyasetin bana nazaran olmadığını bilerek, lokal idarelerde olsam da ayrıldım. Bir daha da dönmeyi düşünmüyorum” dedi.

Kahramanmaraş merkezli sarsıntıların çabucak akabinde AHBAP Derneği’ne sattığı çadırlarla gündeme gelen Kızılay’ın genel lideri Kerem Kınık, bugün TBMM Zelzeleleri Araştırma Komitesi’nde sunum yaptı. Kerem Kınık, sunumunun akabinde milletvekillerinin tenkit ve sorularına karşılık verdi. Zelzelenin birinci gününde bölgede olup olmadığına sorulan Kınık, “İlk gün oradaydık” dedi. Kızılay’ın takımlarının zelzele bölgelerine hareket saatlerini paylaşan Kınık, “Biz, birinci saatlerde bölgedeydik ve bu elbisemizi de o günden beri çıkarmadık. Çağırdınız için bölgeden buraya geldik” diye konuştu.

“YAPILAN SÜREÇ, BENİM HABERİM OLMADAN YAPILDI”

Kızılay Genel Başkanlığı’na seçimle geldiğini aktaran Kerem Kınık, AHBAP’a satılan çadırlarla ilgili ise şunları anlattı:

“Yapılan süreç, benim haberim olmadan yapıldı. Ama bizler, faaliyet gösterirken şanlı Meclis’imizin çıkardığı mevzuatlara uymak durumundayız. Münasebetiyle bir cemiyetin iktisadi teşekkülü ziyan edemez. Ziyan ederse bu, kurum ziyanı olarak bize döneceği için ben, Kızılay cemiyeti olarak kendi iktisadi teşekkülümden çadırı para ile alıyorum. AFAD’ın alması da pek doğal.

“BİZE SORSALARDI ‘GÖNDERMEYİN, KENDİMİZ GÖTÜRÜRÜZ’ DERDİK”

130 bin çadır içinde 2 bin 50 çadır… Kamuoyunda oluşan haklı itiraz, vicdani bir kadro yaralanma şu sebepten oluştu. Olayın gerçek boyutu; AHBAP’a çadır alsın diye bağışlanmış olan paralar, yanı çadır kaidesi ile bağışlanmış olan paralar, AHBAP’ın çadır almak için tedarik noktasında dünyanın en büyük afet çadır üretme kapasitesine sahip olan Kızılay cemiyetine dönmüş. Kızılay cemiyetinin de satış grubu, bu çadırlar AFAD’a teslim edileceği ve bölgeye gideceği için, -halbuki bu çadırlar Memleketler arası Göç Örgütü için üretilmiş ve depoda sevk edilmeyi bekliyor, Göç Örgütü’ne dönüyor arkadaşlar, bölgeye sevk edilecek- AHBAP bunu talep ettiğinde şirketten, AFAD’a teslim edeceğini düşündüğünden bizle istişare etmemişler. Bana, genel müdürümüze sorsalardı biz, ‘Göndermeyin, bizim lojistiğimiz var, kendimiz götürürüz’ derdik. Sonuç itibariyle 10 Şubat tarihinde verilen çadırlar bölgeye götürülmüş ve kurulmuş.

“GERÇEK ÇARPITILDI”

Kızılay, kendi depolarında olan çadırı götürüp bir vatandaşa ya da AHBAP Derneği’ne sattı diye lanse edildiği için, gerçek çarpıtıldığı için kamuoyunda itiraz olmuştur. Vatandaşın bağışı ile yapılan çadır, vatandaşa para ile satılan çadır yoktur. Vatandaşa para ile satılan besin kolisi yoktur. Günlerce ekranlarda en mahremimize kadar, ailemize kadar tehdit edilip; vatandaş artık linç nesnesine dönüşen bu hadisede gerçeği görmek istemedi.

Vatandaşa yönelik ticari satış olmamıştır, olamaz da. Bu cemiyetin iktisadi teşekkülü, çadır kaideli bağışı ile bize gelen bir firmaya, bizim dediğimiz dışında, bu 2 bin 50 taneyi, bizim 1,5 günlük üretimimiz olan çadırı vermiştir. Çadır da sonraki gün AFAD’ın gösterdiği yere kurulmuştur.”

“İSLAM VAKIF MEDENİYETİNDE AKARET DEDİĞİMİZ BİR KÜLTÜR VARDIR”

Kınık, Kızılay’ın şirketleşme münasebetini açıklarken de “İslam vakıf medeniyetinde akaret dediğimiz bir kültür vardır. Bağımsızlık ve finansal sürdürülebilirliğini sağlamak için gelir kaynaklarına gereksinim duyarsınız. Kızılay, kurulduğu günden bu yana iktisadi teşekkülleri olan bir cemiyettir. Yalnızca şu olmuştur; 2018 yılında, derneğin iktisadi teşekkülüyken bu yapılar, hükmî kişiliği bulunmayan iktisadi teşekkülüyken biz, bu yapıları SPK kontrolüne sokmak ve vatandaşa hesap verebilmek için sermaye şirketlerine dönüştürdük. Kızılay’ın karlılığı, benden evvelki periyoda nazaran 66 kat, cirosu 25 kat artmıştır” dedi.

“BAHSEDİLDİĞİ ÜZERE 5 KATI FİLAN MAAŞ YOK. BRÜTÜ İKİLİ RAKAMLAR”

Kerem Kınık, maaşına yönelik tez ve tenkitlere de şöyle karşılık verdi:

“25 milyar, yıllık, ben ve genel müdürlerim, gelir ve masraf tahakkukuna imza atıyoruz. Yapmış olduğumuz iş ve süreçlerden doğan çok sayıda risk var. Örneğin bir beyannameyi geç veriyorsunuz ya da aracınız… Ben, size, bir yılda afet operasyonlarına giden otomobilimin ödediği trafik cezası ölçüsünü söyleyeyim; 30 bin lira. Kendi makam otomobilimin. Derneğiz, imtiyazımız yok. EDS’den geçerken ceza ödüyor. Hasebiyle bir yerden alınan bir ödenti, bahsedildiği üzere 5 katı filan maaş yok. Brütü ikili sayılar.”

Kınık, Kızılay’ın dağıttı eserlerden besin zehirlenmesi yaşanmadığını da kaydederek, “Kesinlikle son kullanma tarihi geçmiş bir tane eseri bırakın, bir tane besin zehirlenmesi, 200 milyon eser dağıttık, bir tane besin zehirlenmesi söyleyin bana” dedi.

“VATANDAŞIN HİÇBİR SORUMLULUĞU YOK, SINIRSIZ HİZMET BEKLENTİSİ VAR”

Kerem Kınık, “Afet idaresi, artık toplum temelli afet idaresine dönüşmüştür. Türkiye Afet Müdahale Planı içinde vatandaşımıza rol verilmemektedir. Vatandaşımızın sorumluluğu yoktur, lakin en temel sorumluluğun vatandaşımızda olması gerekir. Vatandaşımızın hiçbir sorumluluğu yok, fakat sınırsız hizmet beklentisi var” diye konuştu.

Kınık, lokal idarelere yönelik ise “Afeti bütün dünyada lokal idareler taşır. İtfaiyeler taşır. Yasal mevzuat açısından bunun geliştirilmesi gerekiyor. Herkes kendi riskini bilecek ve azaltacak. Kurumlar da kendi riskini azaltacak” dedi.

“SİYASETE DÖNMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM”

Kınık, siyasete gireceği ve milletvekili olacağına ait tezlerin anımsatılması üzerine şöyle konuştu:

“Bu gururlu vazifesi sizlerin uygun götürdüğünüzü, buna hiçbir hevesimin olmadığını… Bir devir, 2004-2009 yılları ortasında İstanbul’da vilayet genel meclisi üyeliği yaptım. Vilayet genel meclisi, lokal bir siyaset. Ancak siyasetin bana nazaran olmadığını bilerek, mahallî idarelerde olsam da ayrıldım. Bir daha da dönmeyi düşünmüyorum. Teveccühünüz için teşekkür ederim.”

“ADI KAİDELİ BAĞIŞ”

Kerem Kınık, Başkentgaz’ın Ensar’a Kızılay üzerinden bağış yaparak verginden kaçınmasıyla ilgili, “Bize yardım yapan kuruluşların bir kısmı, direkt Kızılay’a kurumsal bir bağış muahedesi yapmışlardır. Bütün bağışlarını Kızılay aracılıyla yapmaktadırlar. Bu sayı çok fazla değildir. Bütün bağışlarımızdaki oranı, 2016’dan bu yana, bu olayda olduğu üzere binde 5’tir. 58 milyon liralık bir bağış, bir öteki kurumla ortak yürütülmesi kaydıyla verildi. Kaldı ki ismi kaideli bağış. Şirketin, Kızılay aracılığı ile bir öğrenci yurdu yaptırmasını istediği periyotta, gayrimenkul yatırım paydaşlığı hürriyetinde olduğu için zati vergiden muaftır. Vergi vermemektedir. Vergi matrahı sıfırdır, kamunun rastgele bir vergi kaybı da olmamıştır” diye konuştu.

Kınık, Hatay’da muz serasında yaşayan depremzedelerin durumu ile ilgili de “İki gün evvel, Samandağ’da muz serasındaki vatandaşlarımıza temin ettiğimiz çadırları götürdük. Vatandaşlarımızın bir kısmı çadırdan çıkmamayı tercih etti. O bölgeyi ziyaret ettim. Erkekler, hanımlarını oraya bırakıp ayrılmışlar. Biz, kendilerine farklı bir lokasyon önerdik, ‘Çadırkenti kuralım’ dedik lakin onlar dilek etmedi ve eşlerinin onayını beklediler. Daha sonra eşlerinin onayı ile birlikte, her birisi kendi bulundukları meskenlerin bahçelerine istediler, tamamına çadır kurduk” dedi.

“İSTİFA EDERSEK 300 BİN GÖNÜLLÜNÜN YÖNETİLMESİ KAOTİK BİR DURUMA DÖNÜŞÜR”

Kerem Kınık, milletvekillerinin “Neden istifa etmediniz” sorusunu da “İstifa edersek 300 bin gönüllünün yönetilmesi kaotik bir duruma dönüşür” diyerek yanıtladı.