İmamoğlu: “İktidar. Ancak Sülale İçin İktidar Değil. Millet İçin İktidar. ‘Ben Bu Birliğin Dışında Kalacağım, Kendi Gücümü Göstereceğim’ Diyen Yanılgı…

Haber: OKTAY YILDIRIM – ERGİN YILDIZ/ Kamera: ADEM KARABAYIR

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, “İktidar fakat sülale için iktidar değil. İktidar kim için? Millet için iktidar. Bilhassa 2017’de bu süreci başlatırken, kendi siyasi menfaatlerini değil, kendi partisinin ya da partilisinin menfaati için değil, milletinin menfaatleri için birleşmeyi öngörerek yola çıkan CHP Genel Lideri sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu seyahatin mimarıdır, bu seyahatin önderidir. Daha sonrasında farklı siyasi görüşlerinden insanları toplayarak, konuşarak 6 partiden bir Millet İttifakı oluşmuştur. Bu ittifakın dışında demokrasi için, ülkedeki haksızlığın, hukuksuzluğun sona ermesi için takviye olan öbür siyasi görüşler, partiler de vardır. Birleşmek zorundayız. Ben bu birliğin dışında kalacağım, kendi gücümü göstereceğim’ diyen yanılgı yapar. Oburunun ekmeğine yağ sürer. O oburu demokrasiyi istemeyendir. Biz demokrasiyi istiyoruz” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, Fatih Sultan Mehmet’in doğumunun 591’inci yılı kutlanması kapsamında bugün Edirne’de vatandaşlara hitap etti. İmamoğlu, şunları söyledi:

“FATİH SULTAN MEHMET’İ UYGUN ANLARSAK BUGÜNÜ DE GÜZEL ANLARIZ”

“Harika görünüyorsunuz. Edirne’nin gücünü almaya geldim, bütün Türkiye’yi dolaşmaya başlıyorum. Sizleri sevgiyle hürmetle selamlıyorum. Fatih Sultan Mehmet’in doğum gününde Edirne’de olmak, İBB Lideri olarak İstanbul’u Osmanlı İmparatorluğuna başşehir yapan Fatih Sultan Mehmet’in bir evladı olarak Edirne’de sizlerle bir arada olmak benim için dünyanın en memnun anlarından biri sağ olun var olun. Tarihimiz sahiden pırıl pırıl anlarla dolu, hoş insanların bize bıraktığı çok kadim emanetlerle dolu… İşte Fatih Sultan Mehmet’in bize emanet ettiği Edirne serhat kenti, İstanbul üzere bir tesadüf daha var, o da benim doğduğum kenti de Fatih Sultan Mehmet fethetmiş hasebiyle ben çocukluktan beri bir fetih kıssası dinlerim. Fatih Sultan Mehmet’i dinlerim lakin Fatih Sultan Mehmet’i uygun anlarsak bugünü de güzel anlarız. Fatih Sultan Mehmet’in ne söz ettiğini o günlerde şayet âlâ bilirsek bugün bizim bu topraklardaki sorumluluğumuzu daha yeterli kavrarız.

“İNSANLARINI ÜZEN, KIRAN, ORTADAN AYIRAN, SAĞA, SOLA AYIRAN BENDEN SENDEN DİYEN YÖNETİCİ VARSA ALLAH ONLARI MEMLEKETİMİZDEN UZAK TUTSUN”

Sevgili Edirneliler, hanımefendiler, beyefendiler, pırıl pırıl gençler, sevgili çocuklar aslında Fatih Sultan Mehmet entelektüel bir insan, Fatih Sultan Mehmet hiçbir inançtan ötürü insanını ayırt etmemiş, bundan yüz yıllar evvel tahminen de dünyada laikliği kendi hükmettiği topraklarda yaşatan entelektüel bir padişah… O çağda lisanlar bilen, sanata kıymet veren, dünyanın farklı ülkeleriyle münasebet kuran muazzam bir insan, padişah… Artık şayet Fatih’i anlarsak bugünü anlarız dedim ya, bugün değerli liderim buraya gelmeden evvel yaptığı bir konuşmada, o hoca kimliğiyle çok hoş bir anımsatma yaptı, ‘Fatih Sultan Mehmet dedi ki o çağda yaşayanlara, ülkeyi yöneten beşerlerine, ‘bir insanın dinini, inancını, namaz kıldı mı, oruç tuttu mu onu sorma, o beşere aç mısın, tok musun onu sor’ bu güne ne kadar yakışıyor değil mi? Herkesin inancı kendine, yani demek istiyor ki, ‘o sorular yaratanın soruları’ bakın ramazan ayındayız. Ramazan ayı, arınma ayı, arınma ayı demek aslında bütün kötülüklerden uzaklaşma, ruhunu temizleme, beşere hoş bakmak, beşerler için hoş şeyler istemek, tabiat için, hayat için, çocuklar için, gençler için ben bu memleketin çocukları için ne istiyorsam dünyanın bütün çocukları için birebir şeyi istiyorum. Siz de o denli istemiyor musunuz? Evet hepimiz o denli istiyoruz. Bu memleketin neresinde doğarsa doğsun; Doğusunda, batısında, güneyinde, kuzeyinde ben bütün gençlerimizin çok güzel bir yaşama sahip olmasını istiyorum. Sizler de o denli istemiyor musunuz? İşte ramazan ayında daima hoş şeyler isteyelim. Ramazan ayında ben şunu istiyorum örneğin; Bağıran, çağıran, insanlara hızı asık bir halde tabirde bulunan, insanlarını üzen, kıran, ortadan ayıran, sağa, sola ayıran benden senden diyen yönetici varsa Allah onları memleketimizden uzak tutsun. Ben yüreği geniş insanını kucaklayan, siyasi görüşü ne olursa olsun, insanına eşit bakan, ben insanı nasıl ayırt edebilirim?

“UMUDUN KENDİNİZ OLDUĞUNUZU UNUTMAYIN. BU ÜLKENİN UMUDU 86 MİLYON İNSANI”

Ben insanı seviyorum. İnsanı yaratandan dolayı seviyorum. Bu memleketin bu dünyanın her insanını sevmektir bizim inancımızın bize emrettiği, işte ramazan ayında bu duaları ediyorum ve bu dualarım kabul olsun diyorum. Bunların olması için çok çalışmamız lazım. Bunların olması için bu ülkede vazifesini güzel yapmayan insanların değişmesi lazım. Bu ülkede birinin dediği oluyorsa orada bir kusur var. Bir kişi, ‘her şeyi ben bilirim’ diyorsa ondan korkacaksınız. Ben ne diyorum biliyor musunuz? İstanbul’da söylüyorum mesela, çok zenginim zira ben 16 milyon insanımın aklından, fikrinden, bilgisinden yararlanmak istiyorum. Ben ülkemin 86 milyon insanımın varlığını zenginlik kabul ediyorum. Umut nerede biliyor musunuz? Aslında umut burada derken, her birinizin kendinizi işaret etmesini istiyorum. Umudun kendiniz olduğunuzu unutmayın. Bu ülkenin umudu 86 milyon insanı…

“ÜNİVERSİTELERİN KAPISINDA TOMALARIN BEKLEDİĞİ DEĞİL, HERKESİN FİKRİNİ ÖZGÜRCE SÖYLEDİĞİ BİR MEMLEKET VAR ETMEK BUNLARIN HEPSİ MÜMKÜN”

Gençler tam da Edirne’deyiz. Bu ülkenin gençleri, Edirne’nin ötesine hayallerini taşısın istemiyorum. Bu ülkenin gençleri hayallerini bu ülkede var etsin istiyorum. Evet benim ülkemin gençleri Edirne’nin ötesine, dünyanın her yerine gitsin, benim Cumhurbaşkanı adayım, 13’üncü Cumhurbaşkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu ne diyor? ‘Gençlere fiyatsız pasaport vereceğiz. Gençlerden hiçbir para almayacağız. Hatta onların daha kolay seyahat edebilmeleri, dünyayı deneyimlemeleri için farklı imkanlar da sunmalıyız.’ Bizim gençlerimiz dünyadan çok şey alacaklar, beslenecekler ancak hayallerini bu ülkede gerçek yapacaklar. Hayallerini bu ülke için kursunlar istiyoruz. Mesela, bilhassa örnekliyorum, 15-30 yaş ortası ülkemizdeki genç nüfusun sayısı 21 milyon… Yani Avrupa’da birinci 10’a giren nüfusa sahip olur. Yalnızca 15-30 yaş arası… 21 milyon o parmağını, elini kaldıran sevgili gençler, ben niçin rahatım biliyor musunuz ülkemin geleceği ismine? Ben sırtımı size yasladım sevgili gençler. Bizim sağımızda, solumuzda sizin üzere pırlanta üzere gençler var. Çocuklarımız var, onlara çok hoş bir gelecek sunacağız. Akıldan, bilimden yana kibirden uzak. İnsanını dinlemeyen, azarlayan değil, milletin pahasını bilen, torpile uzak liyakate yakın, çalışan herkesin hakkını aldığı bir ortamı var etmek demokrasiyi en güçlü hale getirmek, hak ve özgürlükler, üniversitelerimizde bilimin, sanatın, kültürün, gelişmenin, teknolojinin konuşulduğu… Üniversitelerin kapısında tomaların beklediği değil, üniversitedeki hocaların baskı altında tutulduğu bir eğitim ortamı değil, herkesin fikrini özgürce söylediği, 86 milyon insanımızın bu ülkenin yurttaşı olduğu için onur duyduğu, gurur duyduğu bir memleket var etmek. Bunların hepsi mümkün. Şu andaki ortam bize yakışmıyor kardeşim yakışmıyor.

‘BEN BU BİRLİĞİN DIŞINDA KALACAĞIM, KENDİ GÜCÜMÜ GÖSTERECEĞİM’ DİYEN YANILGI YAPAR. DİĞERİNİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRER

Evet iktidar lakin sülale için iktidar değil. İktidar kim için? Millet için iktidar. 86 milyon insanımız için iktidar, millet iktidarı, Millet İttifakı’nın iktidarıdır bunu unutmayın. Millet İttifakı size 86 milyon insanımızın iktidarını yaşatacak. Onun için yola çıkmıştır. Değerli dostlar, sevgili hemşerilerim serhat kentinin değerli vatandaşları, sizlere şunu söyleyeyim, 2017 yılından beri ülkemizde bir demokrasi uğraşı veriliyor. Demokrasiyi ne yazık ki aşağıya hakikat ivmelendiren, hak, hukuk ve adaleti bertaraf eden anlayışa karşı büyük bir gayret veriliyor. Bilhassa 2017’de bu süreci başlatırken, kendi siyasi menfaatlerini değil, kendi partisinin ya da partilisinin menfaati için değil, milletinin menfaatleri için birleşmeyi öngörerek, bir ortaya gelmeyi öngörerek yola çıkan CHP Genel Lideri sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu seyahatin mimarıdır, bu seyahatin önderidir. Genel Liderimiz bu yola çıktığı andan itibaren ona yoldaşlık yapan ve onunla birlikte bu yolda kararlı yürüyen bilhassa ÂLÂ Parti Genel Lideri sayın Meral Akşener’e de teşekkürlerimi sunuyorum. Bu memleketim daha sonrasında farklı siyasi görüşlerinden insanları toplayarak, konuşarak 6 partiden bir Millet İttifakı oluşmuştur. Bu ittifakın dışında demokrasi için, ülkedeki haksızlığın, hukuksuzluğun sona ermesi için dayanak olan başka siyasi görüşler, partiler de vardır. Birleşmek zorundayız. Birliğin gücünü, bir ortada olmanın gücünü ülkemize daima birlikte hissettirmek zorundayız. ‘Ben bu birliğin dışında kalacağım, kendi gücümü göstereceğim’ diyen yanılgı yapar. Diğerinin ekmeğine yağ sürer. O diğeri demokrasiyi istemeyendir. Biz demokrasiyi istiyoruz. Biz milletin ittifakını istiyoruz. Onun için birleşmemizi büyütelim. Birliğin gücünü büyütelim.

“BUNLAR YATIRIM YAPAMAZLAR’ DEDİLER. GEÇEN SENE TEMMUZDA BAŞLADIK, 300 GÜNDE 300 PROJENİN AÇILIŞINI YAPIYORUZ”

Komşunuzla konuşun, dostlarınızla konuşun, akrabanızla konuşun, müşterinizle konuşun, sınıf arkadaşınızla konuşun, herkesle konuşun, hoş konuşun, memleketin geleceğini anlatın, dertlerinizi tartışın, paylaşın tahminen çok ikna olmuş olabilir, aklı tutulmuş olabilir. Israrla konuşun, herkesin bir düzgünlük damarı vardır. Bakın biz üreten insanlarız, 4 yıldır İstanbul’dayız, İstanbul’u yönetiyoruz. 25 yıllık iktidarlarından sonra İstanbul’u kazanıp bilhassa son 10-15 yıllık berbat gidişe dur diyen bir periyodu başlattık. Ne dediler? ‘Bunlar sizin toplumsal hizmet ile ilgili size verilen yardımları keserler’ dediler. Biz yardımları 5 katına çıkarttık. ‘Bunlar yatırım yapamazlar’ dediler. Geçen sene temmuzda başladık, 300 günde 300 projenin açılışını yapıyoruz. Her gün… Dedim arkadaşlar mayısa kadar 300 yapar mıyız? ‘Yaparız’ dedi çalışma arkadaşlarım. Bu ortada benim çalışma arkadaşlarım, biri dayımın oğlu, biri halamın kızı biri damadım, biri gelinim, inanmadınız değil mi? Biz o denli bir şey yapmayız. Benim çalışma arkadaşlarım, hanımefendi, beyefendi bu ülkenin okullarında okumuş, hoş tecrübeler elde etmiş, kendi özgeçmişiyle işe girmiş beşerler ve o beşerler ‘yaparız’ dediler. Ben de dedim ki, kıskananlar çatlasın. 300 günde 300 proje yapıyoruz. Niye bunu anlattım? Biz, cek, cak demeyeceğiz, yaptık. Biz onların 25 yılda, senede 5 kilometre  metro yaptıkları yerde biz neredeyse 15 kilometre yapıyoruz. Biz İstanbul’un vadilerini ranta açmadık, İstanbul’un vadilerini İstanbul’un en hoş parklarına dönüştürüyoruz. İstanbul’da bir tane kreş yoktu 150 tane kreş açmaya gerçek gidiyoruz.

“MİLLETİMİZİN KALBİNE GİRİP, OYLARINI İSTEYECEĞİZ”

İstanbul’da her mevzuya değinen, her sorunu çözen bir idare olma çabası içerisindeyiz. Anladınız mı, 31 Mart gecesi niçin sandıklardan bildirimleri kestiler? Anladınız mı, iki seçim ortasında seçimi niçin iptal ettiler? Anladınız mı, niye sandıklarda 3 oyun 2’sini geçerli sayıp 1 adedini saymadılar? Niye biliyor musunuz? Ne dedi, ‘İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder’ dedi. Sizi uyanıklar sizi, onun için… Bu iktidarını kendi malı gören anlayışı 14 Mayıs’ta ne yapıyoruz, konutuna yolluyoruz. Çabucak yolluyoruz evine… 15 mayısta değişim başlıyor bu memlekette… Kararlı bir periyot başlıyor. Âlâ bir hükümet geliyor. Halkını düşünen ve liyakatli insanların çalıştığı, emeğini ortaya koyduğu bir devir başlıyor. Çocukların umutla koştuğu, gençlerin umutla coştuğu bir periyot başlıyor. İnanın bunu başaracağız. O ağzındaki emzikle buraya gelen bebeğimiz için başaracağız. Buraya gelen gelmeyen her yurttaşımız için başaracağız. Niye biliyor musunuz? Bu memleket çok hoş. Bu memlekete yakışan işleri yapmalıyız. Bin yılı aşkın müddettir bu topraklarda devlet geleneği olan bir milletiz. Hiç yakışmayan bir devir geldi geçiyor ancak hepimizin eksiği var. Bir daha o kusurların olmaması için hakikaten güçlü bir sistemi var etmemiz lazım. Geleceğimizin teminat altında olması lazım. Bunu başaracağız. Az kaldı, çok çalışacağız. Milletimizin kalbine girip, oylarını isteyeceğiz. Doğruya oy kullansınlar diye uğraşacağız. Oy versin vermesin onları adaletle buluşturacağız.

“MİLLETİMİZİ AFETTE CANINI YİTİRDİĞİ DEĞİL, AFETTE ÖNLEMİNİ ALMIŞ, KENDİNİ İNANÇTA HİSSETTİĞİ KENTLERİ İNŞA EDECEĞİZ”

Edirne’deyiz. Buraya gelirken çok hüzünlüydüm. Liderimiz dedi ki, ‘Bizim de yüzde 20’si üniversite öğrencisi’ biliyorsunuz daha bugün bile açın şu üniversiteleri demiştik. Bugün YÖK açıklama yapmış, ‘üniversitelerde yüz yüze eğitim olabilir’ demiş… Ben de diyorum ki, bütün gençler ‘olabilir’ yok. Herkesi üniversitelerine davet ediyorum. Biz üniversiteleri, okullarımızı kasvete uğratamayız. Bizim okullarımız, eğitimimiz en üst düzeyde olmalı. Eğitim var ise, eğitim güçlü ise o millete hiçbir şey olmaz bunu unutmayın. Birçok bahiste çok hoş işler anlatacağız sizlere… Sizleri bilgilendireceğiz. Siz de vatandaşlarımıza anlatacaksınız. Sonra sandıklara sahip çıkacağız. Sarsıntı yaşadık, canlarımızı yitirdik. Allah rahmet eylesin, yerleri cennet olsun.  Bütün oradaki mağdur olan vatandaşlarımız hepimize emanet, milletimize emanet, hükümetimize emanet… Oraya çok hoş hizmetler hazırlıyoruz. Hatay’ı, Maraş’ı, Adıyaman’ı, başka kentleri her birisini yakışan bir halde, şehircilik kültürüne, ömür kalitesine uygun bir biçimde inşa etmenin hazırlığını yapıyoruz ve inşallah göreceksiniz daima birlikte o bölgeyi ayağa kaldıracağız. Milletimizi afette canını yitirdiği değil, afette önlemini almış, kendini inançta hissettiği kentleri inşa edeceğiz. Kusurlardan dönen ve kendini teminat altında hisseden bir toplum olacağız. Bu yolda yol yürüyeceğiz. Bu bölgede yeni atılımlarla, Edirne’yi Avrupa’nın en seçkin kenti yapmalıyız. Bize tarihin emanetidir Edirne… Burada her inanç, her kültür bir ortada yaşamıştır. Dünyaya anlatacağımız muazzam bir geçmişi var Edirne’nin, onun için işimiz çok lakin topraklarımız bereketli, Edirne üzere memleketimizin her yanına rahmet ve bolluk gelsin istiyoruz. Bunu birlikte başaracağız, vaktimiz az. Çok az vakitte çok büyük işler yapmalıyız. Motamot Mustafa Kemal Atatürk’ün 10’uncu yılda, ‘Çok az vakitte çok büyük işler başardık’ dediği gibi… Biz tıpkı başarıyı daima birlikte göstermeliyiz.”