‘Ermeni sorunu yeni bir anlatı kuruluşu içerisinde değerlendirilmeli’

ANKARA Bilim Üniversitesi konut sahipliğinde düzenlenen ‘1915 Ermeni Olayları Konusunda Siyaset Metni Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinde; evraklarla çözümlemeye çalışılan Ermeni probleminin, yeni bir anlatı kuruluşu içerisinde kıymetlendirilmesi gerektiği belirtildi.

5-6 Nisan’da Ankara Bilim Üniversitesi konut sahipliğinde ‘1915 Ermeni Olayları Konusunda Siyaset Metni Üretme Çalıştayı’ gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yaptığı çalıştaya Türkiye, Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden uzman ve akademisyenler katıldı. 2 gün süren çalıştayda tarih, hukuk, bağlantı ve sanat, siyaset bilimi ve milletlerarası bağlar, Türk dünyası olmak üzere 5 ayrı masada çalışmalar yürütüldü.

Çalıştayın sonuç bildirgesi açıklandı. Siyaset metni oluşturmak ismine gerçekleştirilen çalıştayın asıl maksadının, hiçbir surette yerleşik argümanlar üzerinde yürümek ve onu derinleştirmek olmadığına vurgu yapılarak, “Bilakis yeni kuşak bir metin çerçevesinde, mevcut devlet ve millet birikimimizin tezahürü olan, milletlerarasında kültür ve medeniyet noktasında hüsnükabul gören yüksek retorikli bir telaffuz ve muhtevayı haiz; geleceğe dönük siyasetler ismine manalı, güçlü ve esenlikli bir perspektif hazırlayan; hakimiyetini estetik ve tarihi devamlılığı olan emperyal simge ve kurgusundan alan, toprağın var kıldığı imgesel oluş ve kabullenişin bir dilsel yansımasından ibarettir” denildi. Belgelerle çözümlemeye çalışılan Ermeni sorununun, yeni bir anlatı kuruluşu içerisinde kıymetlendirilmesi gerektiği belirtilerek, şöyle denildi:

“1915 koşullarını müteakip, hakikatin örtülemeyecek kadar aşikar olduğu tarihi süreç içerisinde, bir yüzyıldır; belirli niyet ve teşebbüslerin ortak menfaatleri çerçevesinde artan bir istikamette; memleketler arası siyaset mahfellerini de istismar ederek sürdürülen Ermeni problemindeki argüman ve tazyikler, kendi yolunu, beslendiği topraktan alarak, mevcut bütün pahalarını muhtevi bir insan ve devlet anlayışını kozmik değerler ve iştiraklerle da bütünleştirerek, çizen ve devam ettiren Türkiye Cumhuriyeti’nin; binlerce yıllık tarih, kültür ve insan öykülerinden müteşekkil İbrahimi coğrafyada, yaşanmışlıkları, muhakkak ve yüksek ülküleri muhtevi olacak bir kuşatma ile sürdürme gayreti ve nefaseti; karşısında, yüzyıldır, müttefiklerin hali, ‘ceterum censeo’ sendromu ile takıntılı bir hal içerisinde ‘delenda est Carthago’ Kartaca yok olmalıdır, diye seslenen senatör Cato üzere olmamalıdır. Kartaca yoktur lakin Kartaca’nın hakkı ve adalet vardır, var olmaya da devam edecektir. Bu toprağın öğrettiği ortak yaşama senfonisi, mahabetli geçmişinin yüksek nitelikli bir devamı olan Türkiye Cumhuriyeti için de; Anadolu toprağının dokularında olmayan Catovari seslenişle değil, ‘Kim olursan ol tekrar gel; biz gelmedik dava için; bizim işimiz sevgi için’ söylemi ve kabullenişiyle, dün olduğu üzere bugün ve yarın da şaşmaz bir ülkü olacaktır.”