Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Die Zeit gazetesine mülakat verdi Açıklaması

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Avrupa bizim en büyük ticaret ortağımız, bu durumu korumak ve ticari münasebetleri artırmak istiyoruz lakin geçmişte Türkiye’ye çok haksızlık yapıldığını düşünüyoruz. Umarım bir gün Avrupa Birliği’ne (AB) gireriz fakat bu olmazsa, dünyanın sonu değil.” dedi.

İbrahim Kalın, Alman Die Zeit gazetesine mülakat verdi.

“Birkaç hafta evvel Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan CNN Türk’e verdiği bir röportajda, Türkiye’nin 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerle Batı’ya, Batı’nın ne dediğini Türkiye’nin umursamadığına dair bir ileti vereceğini söyledi. Bu ne manaya geliyor?” sorusu üzerine Kalın, son yıllarda Avrupa ve ABD’deki kimi siyasetçiler tarafından Türk demokrasisine, yapılan seçimlere ve şahsen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kelamlı akınlar olduğunu söyledi.

Türkiye’nin Ukrayna’daki savaşta Rusya’ya yaptırım uygulamama siyasetinin eleştirildiğini belirten Kalın, “Türkiye ile AB bağlantılarında AB üyeliği ve vize serbestisi üzere bahislerde verilen kelamlar tutulmadı. Bu durum ülkenin tamamında, AK Parti ve öteki tüm siyasi partilerde Batı’ya karşı güvensizliğin artmasına yol açtı. Sayın Cumhurbaşkanımızın demek istediği kendi ülkemizdeki seçimlere odaklanıyoruz. Öteki ülkelerin ne dediği ile ilgilenmiyoruz.” tabirlerini kullandı.

“Ama Cumhurbaşkanının kelamını tekrar hatırlarsak, seçimlerden sonra Türkiye’nin Batı’ya yabancılaşmasının sonuçları ne olur?” sorusuna karşılık da Kalın, şunları lisana getirdi:

“Bence Batı, dünyanın geri kalanına yabancılaşıyor, birçok soruda denetimini kaybediyor. Ukrayna’daki savaş, Çin ile bağlantılar, göç, terörle gayret, dünyanın ekonomik tartı merkezinin Batı’dan Doğu’ya kayması. Batılı çevrelerin birçoklarında stratejik fikir eksikliği olduğuna inanıyorum.

Avrupa her mevzuda ABD’nin müsaadeden mi gidecek? Yoksa Avrupa kendi niyetini, kendi iktisat siyasetini, kendi savunma siyasetini mı geliştirecek? ABD, Avrupa’nın tavrına nasıl karşılık verecek? Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Çin ziyareti sırasında Avrupa için stratejik özerklikten kelam ederken başlattığı tartışmayı gördünüz. Bu büyük bir soru. ve sonra Rusya ile nasıl başa çıkılacağı sorusu. Elbette biz dahil herkes Ukrayna’yı destekliyor. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü büsbütün destekliyoruz ve Rusya’nın Ukrayna topraklarını işgaline karşıyız. Lakin artık savaşla nasıl başa çıkılacağı, farklı ülkelerin farklı karşılıklar verdiği bir soru. Rusya’ya karşı çok saldırgan olan birtakım ülkeler var.”

Kalın, hangi ülkeleri kastettiğinin sorulması üzerine de bunların hangi ülkeler olduğunun bilindiğini, isim vermeye gerek olmadığını söyledi.

Öte yandan Almanya ve Fransa üzere birkaç ülkenin bu savaşın ne kadar sürebileceğini merak etmeye başladığını aktaran Kalın, “Ve daha fazla soru soran diğer ülkeler de var. Öncelikle neden bu savaşın içindeyiz? Batı’da Çin ile nasıl başa çıkılacağı konusunda da büyük bir uyuşmazlık var. Kimileri çok agresif bir yaklaşım benimsiyor. Şimdi Rusya ile nasıl başa çıkılacağı konusunda bir tahlil yok ve Çin’e yönelik bu saldırgan hali şimdiden görüyoruz. Bundan çok telaşlıyız. Tüm bu alanlarda, Avrupa’nın kendisini 21. yüzyılda global bir oyuncu olarak nasıl pozisyonlandırmak istediğine dair bir tartışma var.” sözlerini kullandı.

“Biz NATO’nun bir parçasıyız”

Türkiye’nin bunda nasıl bir rol oynadığı sorusuna karşılık Kalın, “Müttefiklerimizle nasıl bir ortak geleceğimiz olduğu konusunda dürüst bir tartışma yapmak istiyoruz. Biz NATO’nun bir kesimiyiz, AB’ye katılmak istiyoruz lakin karşılıklı çıkar ve hürmete dayalı bir eşitlik alakası istiyoruz. Hiyerarşi yok, ataerkillik yok, eşitler ortasında bir alaka yok.” diye konuştu.

Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ının AB’ye yapıldığı, Türkiye’deki yabancı yatırımların yüzde 70’inin AB’den geldiği aktarılarak, “Bunu değiştirmek istiyor musunuz?” diye sorulması üzerine Kalın, “Avrupa bizim en büyük ticaret ortağımız, bu durumu korumak ve ticari bağlantıları artırmak istiyoruz lakin geçmişte Türkiye’ye çok haksızlık yapıldığını düşünüyoruz. AB’ye üye olmadan Gümrük Birliği’ne giren tek ülkeyiz. Umarım bir gün AB’ye gireriz lakin bu olmazsa, dünyanın sonu değil.” değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, “Türkiye, Ukrayna’daki savaşla çabada Batı için de kıymetli bir rol oynuyor. Aracı olarak hareket etmek sizin stratejiniz miydi yoksa diğer seçeneğiniz yok muydu?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Bazen beşerler bizim Rusya ile bağlarımızın nasıl olduğunu anlamıyor. Rusya ile her mevzuda hemfikir olduğumuzu düşünüyorlar. Ancak o denli değil. 2014’te Kırım’ın ilhakını asla tanımadık. ve bu mevzuyu Ruslarla tekraren tartıştık. Suriye’de de her vakit tıpkı fikirde değiliz. Esed rejimini desteklemiyoruz, meşruiyetini tanımıyoruz. Wagner paralı asker kümesinin Mali, Libya ve Ukrayna’da yaptıklarını onaylamıyoruz. Tüm bu alanlarda anlaşmazlıklarımız var, lakin Rusya ile uzlaşmanın ve yeterli bağlantılar kurmanın bir yolunu buluyoruz.”

“Hiçbir ülkeye bağımlı olmak istemiyoruz”

“Türkiye gelecekte de Doğu’ya yönelmeye devam edecek mi?” sorusu üzerine ise Kalın, “Dış politikayı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz. NATO üyesi olmamız ve AB’nin bir modülü olmak istememiz, Rusya, Çin ve Körfez ülkeleri ile yeterli ekonomik yahut siyasi ilgilere sahip olamayacağımız manasına gelmez. Rusya ve Çin ile ticaret yapıyor olmamız, Avrupa ile ticaretimizi bırakacağımız manasına gelmiyor. Dünyada olup bitenleri elbette takip ediyoruz. Bu yüzden kendi siyasetimizi geliştiriyoruz. Hiçbir ülkeye bağımlı olmak istemiyoruz.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin 20 yıldır iktidarda olduğu tabir edilerek “Bugün ülkeyi nasıl görüyorsunuz?” sorusuna karşılık Kalın, “Türkiye 20 yıl öncesine nazaran çok daha güçlü. Savunma endüstrimiz son birkaç on yılda büyük adımlar attı. Altyapımızı geliştirdik ve yeni teknolojiler geliştiriyoruz. Güç kesiminde yenilenebilir güçlerin hissesini artırıyoruz. Kısa müddet evvel Karadeniz’de büyük bir gaz yatağı keşfettik ve daha fazlasını keşfetmeyi umuyoruz. Üniversitelerimize, hastanelerimize bakın. Bütün bu alanlarda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği sayesinde ihtilal niteliğinde değişimler gördük.” tabirlerini kullandı.

Kalın, “Bu seçim için yapılan anketler, muhalefet adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile yakın bir yarış gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden kazanacağını düşündüren ne?” sorusu üzerine de “Yaşam standartlarını güzelleştirdi ve milyonlarca insanı yoksulluktan kurtardı. Son 20 yılda 1970’ler, 1980’ler ve 1990’lardaki üzere Türkiye’ye diz çöktürecek büyük bir siyasi ve ekonomik kriz yaşamadık.” dedi.

“Affedersiniz lakin Türkiye bir krizin ortasında, ekonomik durum son derece gergin.” denilmesi üzerine Kalın, şunları söyledi:

“Şu andaki asıl problemimiz bu. Bakın iki yıl pandemi yaşadık ve akabinde Ukrayna’da savaş geldi. Artık sarsıntısı yaşadık. Fakat hiçbir vakit nüfusumuzun gereksinimlerini karşılamada sorun yaşamadık, elektrik ya da gaz ıstırabı yaşamadık ya da altyapı çökmesi yaşamadık. Bunların hiçbiri olmadı. Tek istisna, hakikaten bir sorun olan yüksek enflasyondur. Yüksek hayat maliyeti bir meseledir ve bununla gayret ediyoruz ancak gelişmeye bakarsanız enflasyon oranı düşüyor.”

“Hala yüzde 50’nin üzerinde. Bir de bunlar resmi sayılar, enflasyonu yüzde 100’ün üzerinde gösteren bağımsız sayılar var.” sözlerine karşılık da Kalın, “Ekonomistlerimiz önümüzdeki 4-6 ayda enflasyonun düşmeye devam edeceğini söylüyor. Biz de düşük gelirli ailelerin ve bilhassa orta sınıfın yüksek enflasyondan etkilenmemesi için çalışıyoruz. Bu yüzden taban fiyatı yükselttik ve bu yüzden emekli maaşlarını yükseltiyoruz.” dedi.

Kalın, “Şu anda para ünitesi yatırımlarla yapay olarak sabit tutuluyor, bunu uzun vadede sürdüremezsiniz. ya seçimden sonra fiyatlar tekrar yükselirse?” denilmesi üzerine de “Aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan kazanırsa enflasyonda düşüş eğiliminin devam edeceğine inanıyorum. Mevcut hükümet, enflasyonu düşürmek ve para ünitesini sabit tutmak için daha fazla tedbir alacak. ve seçimden sonra daha fazla yabancı yatırım geleceğini düşünüyorum. Birtakım yatırımcılar muhtemelen seçim sonuçlarının ne olacağını görmek için bekliyorlar, bunu anlayabiliyorum.” sözlerini kullandı.

İbrahim Kalın, “Yatırımcılar tahminen de muhalefetin kazanmasını bekliyorlar.” tabirine, “Türkiye yatırım dostu bir ülke. Darbe teşebbüslerine, PKK terörüne ve yüksek enflasyona karşın tamamladığımız devasa projelere bakın. Az evvel uzaya birinci uydumuzu gönderdik, dronlarımız Ukrayna dahil savaşların istikametini değiştiriyor ve kendi elektrikli otomobilimizi üretiyoruz.” karşılığını verdi.

“Ancak bu, temel muhtaçlıklarını karşılayamayan insanlara yardımcı olmuyor. Konrad Adenauer Vakfı’nın geçen yıl yaptığı bir araştırmaya nazaran Türk gençlerinin yüzde 73’ü imkan bulsa yurt dışında yaşardı. Gücü yetmiyorsa elektrikli otomobil olmasının gençlere hiçbir yararı yok. Bu sıkıntıları nasıl ele alıyorsunuz?” sorularına karşılık Kalın, “Dün bir küme gençle beraberdik, görmeliydiniz. Gençler elektrikli arabalara meraklı. Bu ortada otomobilimiz da çok ucuz. Bu bir döngü, yakında bu yüksek enflasyondan çıkacağız.” dedi.

Kalın, “Her şey söylediğiniz kadar düzgünse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaybettiğini gösteren anketleri nasıl açıklıyorsunuz? Neden beşerler refah ve ilerleme vaadine inanmıyor?” sorusuna şu karşılığı verdi:

“Bakın demokratik bir yarış içerisindeyiz ve bu yarış şimdi bitmedi. En son 2018’de Cumhurbaşkanımız yüzde 52,6 ile seçimi kazandı, bakalım nasıl olacak? Lakin bu muvaffakiyet hikayesini devam ettireceğimize ve insanların ezici bir çoğunlukla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy vermeye devam edeceğine inanıyoruz lakin dediğim üzere bu demokratik bir yarış, öbür adaylar kendi kampanyalarını yürütüyor. Bu düzgün. Seçmenler karar verecek.”

“Doğru kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu biliyorlar”

“Yıkıcı zelzele, hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan takviyenin azalmasında nasıl bir rol oynuyor?” sorusu üzerine Kalın, sarsıntıda 50 binden fazla can kaybı yaşandığını hatırlattı. Kalın, “Gerçekten yıkıcı bir sarsıntıydı. Biz bu ülkede bu türlü bir şey görmedik. O vakitten beri bölgeye birçok kere gittik. Beşerler, hükümetin konutlarını tekrar inşa etmesini bekliyor ve bunu yapacak gerçek kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu biliyorlar.” diye konuştu.

“Ama bu yıkımın mümkün olmamasını sağlamak hükümetin misyonu değil miydi?” sorusu üzerine Kalın, şunları söyledi:

“Depreme sağlam konut üretiminin uzun bir geçmişi var. Bu süreç AK Parti iktidara gelmeden çok evvel başladı. Sarsıntıya güçlü konut üretmekte hükümet, belediyeler, vatandaşlar ve inşaat şirketleri daima birlikte sorumludur ancak artık 650 bin yeni mesken inşa ediyoruz. Bir yıl içinde yarısı hazır olacak ve çok uygun, halka teslim edilecek. Sarsıntının olduğu tüm kentlerde her vakit çok fazla siyasi dayanağımız oldu ve takviyede rastgele bir azalma görmüyorum. Tam aksine, vatandaşlarımızın duygusu şu tarafta: Yaparsa Reis yapar. Bunu yapabilecek biri varsa, o da Erdoğan’dır.”

Kalın, “Yurt dışında olduğu kadar muhalefette de hükümetin seçim mağlubiyetini kabul etmeyeceğine dair dehşetler var. Ne düşünüyorsunuz?” sorusunu, “Son 21 yılda Cumhurbaşkanı Erdoğan birçok seçime, genel seçime, mahallî seçime, referandumlara katıldı. Bu seçim onun 17’nci seçimi olacak. Seçim sonucunu hiç sorgulamadı. Sonuç ne olursa olsun seçim sonucuna hürmet duyuyoruz.” diye yanıtladı.